15 Ağustos 2013 Perşembe

AĞRI

o günden sonra kuracak güzel bir cümlem olmadı hiç dünya için.
rüyalarım tüller ve silahlardan bu yana sisli.
kıvrılıp giden dalgın bir yol,
yolda eski bir taş,
limanda bağlı bir tekne,
yosunlu bir halat gibi durdum.
uzağımda açık denizdi o yürüdü gitti.
ben kıyıda ıssız bir ev,
ince boğazda gıcırdayan tahta iskele,
iskelede bir lastik,
az ilerde turuncu bir şamandıra,
içimde kuzeyden bir hatıra aksiyle durgun suya vurdum.
bir siyah beyaz kare içinde,
hepsi hepsi bir hatıra işte bıraktın, unuttum, unutuldum.

seni kırdığım yerden beni de kırdılar, ben hiçbir cümleyle ağlayamam artık seni

B.Keskin

1 Ağustos 2013 Perşembe

BİR GÜN TEK BAŞINA

Vedat Türkali bu romanı 1974 yılında yazmıştı ve 30 yaşındaki genç yazarın ilk romanıydı.

1960'larda İstanbul'da geçen hikayede siyaset, aşk, evlilik, kişisel sorgulamalar, ikilemler ve çarpıcı analizler var. Vedat Türkali okuyanlar bilir, yazarın dili çok akıcıdır, öyle bir anlatır ki hikayeyi , kendinizi film setinde hissedersiniz; kitaptaki her karakter, bir yerden tanıdık gelir size.

                                         
Bu hikayede aşk ana başlığında 27 mayıs öncesi ve sonrası anlatılır, evlilik sorgulanır, seçimler ve tercihler mutsuz eder, anlaşılır.

40'larındaki eski solcu Kenan ile 23 yaşındaki üniversiteli devrimci Günsel'in aşkı öyle gerçektir ki; üzülürsünüz, sevinirsiniz, kızarsınız, karışırsınız.. An gelir, kendinizi “küçük burjuva”dan görür, utanırsınız.

Vedat Türkali, verdiği roportajda Kenan'ı sevmediğini, Günsel gibi birini bulsaydı ise, ilk kendisinin aşık olacağını söyler. Bense Kenan'ı da anlamış ve sevmiştim. Evet, Günsel kadar cesur olamadı belki ama bedelini fazlasıyla ödememiş miydi?

Film olacağını okumuştum, senaryo çalışmaları bitti mi bilmem ama keşke olmasaydı; benim kafamdaki Kenan ve Günsel, senin hayalindekine benzemeseydi.
Kitap uyarlamaları, kitabın kendisi kadar etkileyici olamıyor malesef. Sanırım romanda okuyucu olarak kendimizi bir yerlere kolayca yerleştiriyoruz da; beyaz perdede hikayenin dışında kalıyoruz. Ama tabi ki film olunca izlemez miyiz... izleriz seve seve.

Sonu ile beni ağlatan bu kült romanı, herkese öneririm. Pişman olmazsınız.